HOŞGELDİNİZ


Fotoğrafları büyütmek için üzerine tıklayınız


HAYAT YAŞANTI ARAMAK DEĞİL, KENDİNİ ARAMAKTIR. (C.PAVESE)


9 Nisan 2009 Perşembe

BİZ GİDERKEN GELİYORLARDI


Buraya kadar gelmiştik. Korkumuzdan ve daha önce tecrübe etmediğimizden dolayı kayak yapamadık ama teleferiğe binmeden de gitmeyelim istedik. Bazı arkadaşlarım bir gün önce teleferiğe binmişlerdi. Turun sonrasındaki görünümleri halen kafamda duruyordu. Saçlarının her teli donmuş, saç ve kirpiklerine aklar düşmüştü. Şimdi biz binecektik teleferiğe. Hava çok soğuktu, üzerimizdeki elbiseler de havanın bu soğukluğunda bizi ısıtacak cinsten değildi.

Teleferiğe binmek bile can sıkıcı olmuştu. Endişeli halimiz devam ederken en sonunda teleferiğe binebildik. Yavaş yavaş ilerliyorduk, giderek yükseklik artıyordu. Doğal olarak bizdeki sıkıntıda artıyordu. Soğuk rüzgar tenimize dokundukça hem vücudumuzu üşütüyordu, hem de “ya teleferik bozulursa” şeklindeki endişelerimize bağlı olarak ruhumuzda üşümeye başlıyordu.

Teleferik her sallandığında, arkadaşımın çığlıkları tüm Erciyes’ de yankılanıyordu. Her iki eliyle teleferiğin demirini öyle bir sıkıyordu ki, neredeyse suyu çıkacaktı zavallı demirin. Korkmaması için telkinlerde bulunuyordum, ama nafile. Tüm bu korkutucu halin biran önce bitmesini istiyorduk. Bu yüzden yukarıda hiç durmadan devam ettik yolumuza. Artık aşağıya doğru gidiyorduk. Yükseklik algısı biraz daha fazlalaşmıştı. Buna bağlı olarak korkumuzda artmıştı. Parkurun tamamlanmasına çok az kalmıştı ki birden teleferik durdu ve biz yukarıda sallanmaya başladık. Sanki arkadaşımın bütün kehaneti tutmuştu. “Ya bozulmuşsa ve biz buradan inemezsek, uzun süre burada kalıp soğuktan donarsak”. Ben onun kadar korkmuyordum ama yine de…Çaktırmıyordum sadece. Zaman yavaş akıyordu, hatta durmuş gibiydi.

Aslında arıza yoktu, sadece kısa süreli duraklamalar oluyordu. Korkudan biz farklı yorumlar yapıyorduk yani. Neyse başlangıç noktamıza az kalmıştı. Arkadaşımda rahatlamaya başlamıştı, gözünü açabiliyordu artık. Bende makinemi çantasından çıkarıp fotoğraf çekebilecek kadar rahatlamıştım. Zaman bizim lehimize işliyordu. Bitiş kısmına yaklaşıyorduk.

Fotoğraflarını çektiğimiz kişiler yukarı doğru çıkıyorlardı. Yolun başındaydılar henüz. Onlara göre kendi durumumuzu düşünecek olursak biz daha şanslıydık. Çünkü sona yaklaşmıştık, oysa onların çok yolu vardı daha.

Fotoğrafını çektiğim kişilere biraz daha yakından ve dikkatlice baktığımda, ortada bir sorun olduğunu anladım.
Onların yüzünde bizim gibi korkma emareleri hiç yoktu.
Neşeliydiler. Tadını çıkarıyorlardı bu yolculuğun.

Anlaşılan, korkan bir tek biz vardık.

Doğal Kalın.

Hiç yorum yok: