Bende artık muhasebesini yapıyorum geçen senelerimin, artık mailime ya da telime düşen Mutlu Yıllar dilekleri beni de düşündürüyor, artık her şeye kahkaha atıp geçemiyorum ve bende teknolojide boğulup gidiyorum… Bir gün sevgisizlikte yok olmaktan bende korkuyorum…
Neyi bekliyorum, kime sığınıyorum. Her iyi mutlu yıllar mesajı beni mutlu etmeye yeter miydi? Yetmez…
Ömrüm sorgulamakla geçiyor, hayat hesaplarını tutmakla ve her sene sonu gibi bilanço kayıtlarını almakla…
Gözlerimi 31 Aralıkta kapayıp 1 Ocakta açsam biter mi savaşlar, tacizler, tecavüzler, hırsızlıklar, bencillikler, senin yüzündecilikler…
Bitmez bitmeyecek, hiçbir şey bir gece kucaklaşıp, bir gece sırt sıvazlamayla, gülüp eğlenip mutlu dileklerle düzelmez… hiçbir şey e-postalarla, mesajlarla hayat bulmaz, bulamaz, bulduramaz…
Gittikçe uzaklaşıyorum yalınlıktan, sarıyor etrafımı yalancılıklar, gün gelecek çocuklarımda sağlıksız, doğal olmayan bireyler olacak, korkuyorum…
Yitip gidiyorum uçsuz derinliklerde, çıkmaz sokaklarda ve taşlı yollarda…
Bazen yoruluyorum durmak istiyorum ama duramıyorum… merdivenleri çıkmak artık o kadar kolay değil. Soluk soluğa kaldıysam da, kaldıysak da devam etmeliyiz…
Bu yılım öyle bir yıl olsun ki! Mesela;
- Gazete sayfalarının üçüncü sayfaları olmasın.
- Memleketim insanı ağlamasın
- Annem kederlenmesin
- Artık kredi kartları kaldırılsın
- Ben olmasın, sen olmasın-biz olsun
- Depresif ilaçlarla boğulmayalım
- Gül olsun diken olmasın vs.
Olsun, yapılsın, halledilsin, biz olsun siz olsun… İstekler, isteklerim, istekleriniz dağ gibi. İnsanız ve hep istiyoruz. Ben buyum, sen o sun ve yinede yaşam sürüp gidiyor. Ne vaatler biter, ne yıllar… Ne anne çocuğuna kızmaktan vazgeçer, ne çocuk özgürlüğünden. Ne kaygımız biter ne yalnızlığımız. Ne güller sırf diken olur ne dikenler gül. Gül dikeni dikeniyle dikende gülünü gülüyle kabul etmek zorunda. Buna mecburuz, seçim yok… Tıpkı misafirlikte ki gibi önüme ne yemek konursa yemeliyim… yemeliyim ki misafirciliğe ters düşmesin. İşte hayatta böyle yaşamalıyım ki Yaratıcıma isyan etmeyeyim…
Yazan ve gönderen: Zeynep Ünal