
Cengiz beyin gezilerini hayranlıkla ve de kıskançlıkla takip ediyorum. Fotoğraflara bakarken ve o olağanüstü yazılarını okurken keşke bende yapabilsem dediğim çok fazla oluyor. Buna istinaden pazar günü bizde ufak bir dağ gezintisi yapmayı düşündük.Yakın ama bilmediğimiz ve de daha önce görmediğimiz bir yere gidelim dedik. Karadağ da bulunan binbir kiliseyi seçtik kendimize. Bol oksijenli ve de enerji dolu bi gezi oldu benim için. Kilisenin duvarlarından kendilerine ev yapmış bir kaç aile vardı, gittiğimiz köyde. Bir çoban bize rehberlik etme görevini üzerine aldı. Bizi gezdirdi ilginç sayılabilecek yerleri gösterdi. Gezi sonrasında bizi evine götürmek için çok ısrar etti ve de biz kıramadık onu.
Gittiğimizde; küçük ama sıcak bir köy odasında sobanın üstündeki mis gibi keçisütünden ikram ettiler bize. Çok fazla insan görmedikleri ve konuşmayı sevdikleri hemen anlaşılıyordu. Bizi görenlerde hemen o eve gelmişti ve biz en fazla 10 dakikada köyde yaşayan insanların özel sayılacak yaşantıları dahil herşeylerini öğrendik.
Bizi götüren çobanın 73 yaşında çok tatlı bi babası vardı.Arkadaşım amcaya çoban senin oğlunmu diye sordu. Amca çok tatlı ve espiriliydi bize "bilmem onu yengenize soracaksınız, senin diyor bana" dedi koptuk amcaya. Çok doğaldı.
Dönüşte kendimi çok dinç ve enerji dolu hissettim. Cengiz beyin bu gezileri niye bu kadar çok sevdiğini ve sürekli gezilere katıldığını da bir parça anlamıştım. Yaptığım bu birkaç saatlik gezi bana taze kan aşılamıştı. Evet kesinlikle Cengiz beyin gezilerini kıskanmakta çok haklıymışım. O günden sonra arkadaşlarla fırsat buldukça bu gezileri yapmaya karar verdik. Bakalım yapabilecekmiyiz bunu zaman gösterecek.
Sağlıkla kalın
Yazan: Urud
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder