
Kızım birçok objeyi ilk defa orada görüyormuş gibi hareket ediyor, sık sık mola verip seyre dalıyordu. En çok merak ettiği kişilerde balıkçılardı. Bazen uzaktan bazen de ürkek tavırlarıyla onlara yaklaşıp, oltalarla nasıl balık tuttuklarına bakıyordu. Daha önce oltayla balık tutma deneyimi hiç olmamış babasına sorular yöneltiyor, merakını gidermeye çalışıyordu.
Balıkçıların kalabalık bulunduğu bir yerde verdiğimiz molada, kızım yakaladığı balıkları temizleyen bir balıkçıya dikkatlice bakıyordu. Ona yaklaşıyor sonra ısrarla uzaklaşıyordu. Dayanamayıp tekrar gidiyor, meraklı bakışlarla geri dönüyordu. Evet, balıkların temizlenmesi inanılmaz ilgisini çekmişti.
*“Kaç tane balık var biliyor musun baba”
*“bilmiyorum kaç tane var?”
*“15 tane var”
Kızımın balıkçıyı seyre dalması benimde ilgimi çekmeye başladı, bende yaklaştım. Kolay gelsin ile başlayan konuşmamız, bir oltacının hayat öyküsünü öğrenmemle son buldu.
Balıkçının dilinden bir öykü hep beraber okuyalım;
“Balık tutmak öyle bir tutku ki vazgeçmem mümkün değil. İçime işlemiş adeta. Her şeyden vazgeçebilirim ama balık tutmaktan asla vazgeçemem. Bu tutkum yüzünden sabahları erkenden uyanır, soğuk sıcak demeden sahile gelirim. Bazen uzaklara gitmem gerektiği olur hiç üşenmem saatlerce yürürüm. Denizi gördüğümde sanki yıllarca görmediğim dostumu görmüş gibi olurum. Kucaklarım denizi, baştan aşağı süzerim onu. İyotlu kokusunu koklarım, sanki uzun zamandır dostuma olan hasretliğim bitmiş gibi olur. Saadet ve huzur kaplar içimi. Balık tutmaya öyle konsantre olurum ki, her şeyden uzaklaşırım. Başka şeyler aklıma gelmez olur. Kaygı, sıkıntı hiçbir şey kalmaz ruhumda.
Kızımın balıkçıyı seyre dalması benimde ilgimi çekmeye başladı, bende yaklaştım. Kolay gelsin ile başlayan konuşmamız, bir oltacının hayat öyküsünü öğrenmemle son buldu.
Balıkçının dilinden bir öykü hep beraber okuyalım;
“Balık tutmak öyle bir tutku ki vazgeçmem mümkün değil. İçime işlemiş adeta. Her şeyden vazgeçebilirim ama balık tutmaktan asla vazgeçemem. Bu tutkum yüzünden sabahları erkenden uyanır, soğuk sıcak demeden sahile gelirim. Bazen uzaklara gitmem gerektiği olur hiç üşenmem saatlerce yürürüm. Denizi gördüğümde sanki yıllarca görmediğim dostumu görmüş gibi olurum. Kucaklarım denizi, baştan aşağı süzerim onu. İyotlu kokusunu koklarım, sanki uzun zamandır dostuma olan hasretliğim bitmiş gibi olur. Saadet ve huzur kaplar içimi. Balık tutmaya öyle konsantre olurum ki, her şeyden uzaklaşırım. Başka şeyler aklıma gelmez olur. Kaygı, sıkıntı hiçbir şey kalmaz ruhumda.
Ellerimin ucundaki harekete odaklanırım sadece. Misinaya vuracak hareketi hissetmeye çalışırım. Balıklar öyle güzel dokunur ki misinaya, tamam ben geldim haydi beni yanına çek der gibi olurlar. Balığı oltanın ucunda gördüğümde ağzım kulaklarıma varır. Keyfime diyecek hiçbir şey olmaz. Bazen balık yakalayamadığımda olur ama hiç üzülmem. Ben deniz hayranıyım. Açık havaya çıkmış olmanın verdiği haz bana yeterde artar bile. Bazen tuttuğum balığı burada pişirip yerim, bazen de eve götürürüm. Akşama kadar heyecan duyarak tuttuğum balıkları eşim ya da çocuklarım gördüğünde umursamaz bir tavır takınırlar ya hiç hoşlanmam bundan. Aynı heyecanı onların duymaması boynumu büker. Gurur duyarak gösteririm balıklarımı onlara ama onlar bana gururumu okşayıcı tek bir söz söylemezler. Oltacıyı en iyi anlayan, yine bir oltacıdır. Yaşadığım hazzı, sevinci ve mutluluğu ancak onlar anlıyor. Tuttuğum balıkların büyüklüğü ya da sayısıyla onlar ilgileniyor. Gururumu okşayan sözleri onlar söylüyor.
Bazen kendi kendime oltacılığın benim için vazgeçilmez bir tutku olduğunu söylerim. Her şeyden vazgeçebilirim ama balık tutma tutkusundan asla vazgeçmem.Sanki ben balıkları değil de balıklar beni tutmuş gibi. Oltaya yakalanan ben gibi. Bu tutkudan kurtulmam mümkün değil. Kurtulmak isteyende yok zaten.”
Bazen tutkuların peşinden koşmak, sevdiğin hazlara olta sallamak ve kendin için yaşamak.
Bazen tutkuların peşinden koşmak, sevdiğin hazlara olta sallamak ve kendin için yaşamak.
Doğal Kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder