HAYAT YAŞANTI ARAMAK DEĞİL, KENDİNİ ARAMAKTIR. (C.PAVESE)
MUTLULUĞUN RESMİ VAR
“İnsanlar dağların zirvelerini, denizin dalgalarını, büyük nehirleri ve zengin okyanusu temaşa ederler; fakat en büyük mucize olan kendilerini görmeden giderler.”
Saint AUGUSTİN
İnsanın kendini fethetmesi, zaferlerin en büyüğüdür.
Yaşamın en ince ayrıntılarında basmalıyım deklanşöre. En güzel, en doğal, en salt, en çirkin ya da en güzel anı yakalayana kadar beklemeliyim.
Anlatmalıyım fotoğraflarla ya da yazıyla doğanın en yalın halini. Yazmamalıyım hayatın ironi tarafını. Anlatmak istediğim kavram farklı olmamalı, anlaşılmak istenenle. Tek düze belirtmeliyim cümlelerimi, söz sanatlarının en süslüsünü kullanmadan.
Şart koşmalıyım hayatıma doğallığı…
SEVİYORUM
Seviyorum, uyandığımda kendime günaydın sarı civciv demeyi.
Seviyorum, başıma gelen kötü olayları. Acıları beni olgunlaştırdığı için.
Seviyorum, hata yapmayı. Daha çok yapacak hatalarım var birini daha atlattım diye.
Seviyorum, kaybettiğim her şeyi. Bana değerlerini öğrettikleri için.
Seviyorum, beni bırakıp gidenleri. Gerçek mekanlarına gitmenin huzuruna erdikleri için.
Seviyorum, tek varlığım olan hayatıma soktuğum insanları. Hayatın renklerini öğrettikleri için.
Yaz aylarında İstanbul’dan misafirlerimiz gelirdi. Büyük şehrin kargaşasından kaçıp, bizim buralarda köyde olmak, onlar için keyif verici olduğu yüzlerinden anlaşılmaktaydı. Huzur buldukları bu yerlerden giderken de hatıra olsun diye bol bol doğanın en saf ve insanların en doğal hallerini yakalayıp çekerlerdi. Ben oyun oynuyorum fotoğraf makinesini eline aldı. Onu görebiliyorum ama beni çeksin diye hiç fark etmemiş gibi yapıyorum. Çeken memnun çekilen memnun havasında iken annem seslendi: dur bir dakika dedi. Hemen eşarp alıp geldi, başıma bağlatmak istemiyorum ama annem galip geldi. Sonunda başıma eskilerin tabiriyle kundak yaptı. Misafirimiz fotoyu çekti ama kızgınlıkla fotoğraftaki ufaklıktan bile sert bakmışım ki fotoğrafa da aynen yansımış. Sevecen yani güzel çıkmamıştım ama bana göre tam beni yansıttığı için mutluydum. O zamanlar küçüktüm ama tepkimi doğru zamanda verebilecek kadar cesaretli kocaman bir yüreğim varmış. Şimdilerde ise aynı cesareti gösterecek kadar yürekli değilim. Maalesef.
2 yorum:
bir arkadaşımın bana gönderdiği nıetschzin hayata dair çok anlamlı sözler dizesini blogunuzun köşesinde yayınladığınız için teşekkürler adsız
Yaz aylarında İstanbul’dan misafirlerimiz gelirdi. Büyük şehrin kargaşasından kaçıp, bizim buralarda köyde olmak, onlar için keyif verici olduğu yüzlerinden anlaşılmaktaydı. Huzur buldukları bu yerlerden giderken de hatıra olsun diye bol bol doğanın en saf ve insanların en doğal hallerini yakalayıp çekerlerdi.
Ben oyun oynuyorum fotoğraf makinesini eline aldı. Onu görebiliyorum ama beni çeksin diye hiç fark etmemiş gibi yapıyorum. Çeken memnun çekilen memnun havasında iken annem seslendi: dur bir dakika dedi. Hemen eşarp alıp geldi, başıma bağlatmak istemiyorum ama annem galip geldi. Sonunda başıma eskilerin tabiriyle kundak yaptı. Misafirimiz fotoyu çekti ama kızgınlıkla fotoğraftaki ufaklıktan bile sert bakmışım ki fotoğrafa da aynen yansımış. Sevecen yani güzel çıkmamıştım ama bana göre tam beni yansıttığı için mutluydum.
O zamanlar küçüktüm ama tepkimi doğru zamanda verebilecek kadar cesaretli kocaman bir yüreğim varmış. Şimdilerde ise aynı cesareti gösterecek kadar yürekli değilim. Maalesef.
Yorum Gönder