5-10 bin yıl kadar önce evcilleştirdik onları. Atları evcilleştirirken, kendi aralarında oluşabilecek ilişkileri engelledik, yaşamlarını kendi yaşamımıza uydurmaya, kurallarımıza göre ilişki oluşturmaya başladık.
Bir hayvanın evcilleştirilmesi kavramı esaretlikten başka ne ifade ediyordu ki?
Bir hayvanın evcilleştirilmesi kavramı esaretlikten başka ne ifade ediyordu ki?
Onların özgürlüklerini zor ya da hileli yollar kullanarak ellerinden aldık. Her şeyleriyle bize ait olmaları için onları zorladık. İnsanın ritmine göre yemek yiyecekler, insanın ritmine göre uyuyacaklar, insanın müsaadesi olduğu zaman karşı cinsle münasebete geçeceklerdi. Canlarının istediği yere gidemeyecek, boynuna asılı ipin uzunluğu kadar uzaklaşabileceklerdi. Yaşamda kalıp kalmamaları, aile yaşamı kurup kurmamaları onların sorumluluğundan çıkmıştı artık. Sırtına binecek olanı, kimin yük koyacağını belirleyende kendileri değil, bizlerdik.
Onlar doğal yaşama bırakıldıklarında, doğada yaşam yabancıydı onlara. Tekrar gelirler, gelmezlerse de kaderlerini yaşarlardı.
Hayat yine galip gelmişti ve yaşam filizlerini bırakmıştı toprağın üzerine. Zorlu yaşam koşulları olmasa daha kolay olacaktı her şey ama zaten zorluklarda büyümek onların genetiklerinde vardı. Onları evcilleştirmiş olmamız genetiklerini değiştirememişti. Binlerce yıl öncesinde olduğu gibi besinlerini ve barınaklarını yine kendileri buluyorlar, düşmanlarına karşı yine kendi kendileri savunuyorlardı.
Onlar özgürlüklerini geç kazanmış tutsaklardı.
Onlar dağların yeni efendileri olmuştu.
Doğal Kalın.
Hayat yine galip gelmişti ve yaşam filizlerini bırakmıştı toprağın üzerine. Zorlu yaşam koşulları olmasa daha kolay olacaktı her şey ama zaten zorluklarda büyümek onların genetiklerinde vardı. Onları evcilleştirmiş olmamız genetiklerini değiştirememişti. Binlerce yıl öncesinde olduğu gibi besinlerini ve barınaklarını yine kendileri buluyorlar, düşmanlarına karşı yine kendi kendileri savunuyorlardı.
Onlar özgürlüklerini geç kazanmış tutsaklardı.
Onlar dağların yeni efendileri olmuştu.
Doğal Kalın.
**************************************************
Özgürlüğü elinden alınan tek yılki atları değil ki. Ya bizler insana en yakışır duygularımızı tutsak ettik, hapsettik.
Kendimizce bahaneler de bulduk. Yabancıyız artık o en anlamlı, en derinden, en hisli duygulara.
Duygularımızı tutsak etmekle, ettirmekle kim galip geliyor bilemem ama biz kaybediyoruz.
Yazan: Karamel
1 yorum:
tüketme içindeki yaşama sevgisini
ya çare sizsiniz yada çaresiniz
öyle bir hayat yaşadımki
cenneti gördüm cehennemideöyle bir aşk yaşadımkitutkuyu gördüm
pes etmeyide
bazıları seyrederken hayatı en önden kendimi bir sahnede buldum
okudum okudum anlamadım
kendi kendime konuştum
bazen kendi evimde
bazende kızımda
hem ağladım hem güldüm
Yorum Gönder