


Kısa bir süre önce tanıştığımız Mustafa Tor ve eşi Berrin hanım Mut civarındaki Yerköprü Şelalesine gitmek istiyorlardı. Beraber gitme kararı aldık. Her ikisi de doğa hayranı ve doğasever insanlar olduklarından, beraber olmak, doğanın bize sunduklarını onlara ikram etmek fikri açıkçası benim için gurur verici olacaktı.
Yolun bozuk olmasından dolayı, arabayla şelalenin bulunduğu yere kadar gitmemiz mümkün olmadı. Hava, kavurucu sıcaktı ve çok nemliydi. Malzemeleri dik yokuşta elimizde taşımak zorundaydık. Yiğit olmaya yiğittik ama koşullar bunu göstermemize engel oluyordu. Kaçınılmaz bir şekilde birkaç defa gidip geldik. En son gidişimde artık güneşin kavurucu ışınları beynimi en alt katmanlarına kadar etkilemeye başlamıştı. Güneş altında durmak mümkün değildi ve ağaç altına gidecek kadar da gücüm kalmamıştı. Filmlerde seyrettiğimiz, çölde susuz kalan insanların durumuna yakın koşullar oluşmaya başlamıştı.
Yer köprü şelalesi son derece güzeldi. Doğa en kuytu köşesine saklamıştı bu güzelliği. Ama bizler saklambaç oyunundaki gibi, sobe yaptık onu. Her zaman ki gibi doğanın saklanabileceği hiçbir yeri kalmamıştı. Her yerde bulup çıkarıyorduk onu. Sonra da, herkes görsün diye, yollar yapıyorduk onun için.
İnsanın dışında doğaya bu kadar zarar veren başka bir canlı var mıdır acaba? Doğayı çok sevdiğimizi söylüyoruz ama doğaya en çok zarar verenlerde yine biz oluyoruz. Çöpü, poşeti biz atıyoruz oralara. Biz kirletiyoruz doğayı. Doğal olmayanı, biz koyuyoruz doğaya.
Yerköprü Şelalesi'de nasibini almıştı bu sözde doğaseverlerden. Her yere kutular ve poşetler atılmıştı. Suyun içinde, balıklardan çok markalı kutular dolaşıyordu ve poşetler yaprak gibi sallanıyordu ağaç dallarında.
Bence bir şeyleri yanlış yapıyoruz. Böyle, doğayı sevmek olmaz. Bu şekilde doğayı seviyorsan, hiç sevme. Otur evinde, hiç değilse doğa temiz kalsın. Doğayı bu şekilde kirleten insanların doğayı sevdikleri de yok. Onlar sadece kendilerini seviyorlar. Yaşamda olduklarını hissedebilmek için doğaya gidiyorlar ama farkında olmadan onun yaşamını da yok ediyorlar. Nefes alacak hali kalmıyor doğanın.
Doğanın kirlenmesine ve bu şekilde tahrip edilmesine karşı çıkan iyi bir doğasever olmadığımız sürece, doğada olmayı seviyor olmamız çok anlamlı gelmiyor.
Yolun bozuk olmasından dolayı, arabayla şelalenin bulunduğu yere kadar gitmemiz mümkün olmadı. Hava, kavurucu sıcaktı ve çok nemliydi. Malzemeleri dik yokuşta elimizde taşımak zorundaydık. Yiğit olmaya yiğittik ama koşullar bunu göstermemize engel oluyordu. Kaçınılmaz bir şekilde birkaç defa gidip geldik. En son gidişimde artık güneşin kavurucu ışınları beynimi en alt katmanlarına kadar etkilemeye başlamıştı. Güneş altında durmak mümkün değildi ve ağaç altına gidecek kadar da gücüm kalmamıştı. Filmlerde seyrettiğimiz, çölde susuz kalan insanların durumuna yakın koşullar oluşmaya başlamıştı.
Yer köprü şelalesi son derece güzeldi. Doğa en kuytu köşesine saklamıştı bu güzelliği. Ama bizler saklambaç oyunundaki gibi, sobe yaptık onu. Her zaman ki gibi doğanın saklanabileceği hiçbir yeri kalmamıştı. Her yerde bulup çıkarıyorduk onu. Sonra da, herkes görsün diye, yollar yapıyorduk onun için.
İnsanın dışında doğaya bu kadar zarar veren başka bir canlı var mıdır acaba? Doğayı çok sevdiğimizi söylüyoruz ama doğaya en çok zarar verenlerde yine biz oluyoruz. Çöpü, poşeti biz atıyoruz oralara. Biz kirletiyoruz doğayı. Doğal olmayanı, biz koyuyoruz doğaya.
Yerköprü Şelalesi'de nasibini almıştı bu sözde doğaseverlerden. Her yere kutular ve poşetler atılmıştı. Suyun içinde, balıklardan çok markalı kutular dolaşıyordu ve poşetler yaprak gibi sallanıyordu ağaç dallarında.
Bence bir şeyleri yanlış yapıyoruz. Böyle, doğayı sevmek olmaz. Bu şekilde doğayı seviyorsan, hiç sevme. Otur evinde, hiç değilse doğa temiz kalsın. Doğayı bu şekilde kirleten insanların doğayı sevdikleri de yok. Onlar sadece kendilerini seviyorlar. Yaşamda olduklarını hissedebilmek için doğaya gidiyorlar ama farkında olmadan onun yaşamını da yok ediyorlar. Nefes alacak hali kalmıyor doğanın.
Doğanın kirlenmesine ve bu şekilde tahrip edilmesine karşı çıkan iyi bir doğasever olmadığımız sürece, doğada olmayı seviyor olmamız çok anlamlı gelmiyor.
Lütfen söyleyin, doğanın hakimi olmadığımızı, bir parçası olduğumuzu ne zaman anlayacağız?
Doğal Kalın.
Doğal Kalın.
1 yorum:
Aslında aklıma gelmemişti gitmeyin demek. Aksine güzellikleri hep paylaşmayı öğrendim ben.Şimdi bunca yokoluşu görünce,oturun evinizde çok mantıklı geliyor kulağa...Duyarlılığınızı kutluyorum,saygılar.DEVRİM
Yorum Gönder