HAYAT YAŞANTI ARAMAK DEĞİL, KENDİNİ ARAMAKTIR. (C.PAVESE)
MUTLULUĞUN RESMİ VAR
“İnsanlar dağların zirvelerini, denizin dalgalarını, büyük nehirleri ve zengin okyanusu temaşa ederler; fakat en büyük mucize olan kendilerini görmeden giderler.”
Saint AUGUSTİN
İnsanın kendini fethetmesi, zaferlerin en büyüğüdür.
Yaşamın en ince ayrıntılarında basmalıyım deklanşöre. En güzel, en doğal, en salt, en çirkin ya da en güzel anı yakalayana kadar beklemeliyim.
Anlatmalıyım fotoğraflarla ya da yazıyla doğanın en yalın halini. Yazmamalıyım hayatın ironi tarafını. Anlatmak istediğim kavram farklı olmamalı, anlaşılmak istenenle. Tek düze belirtmeliyim cümlelerimi, söz sanatlarının en süslüsünü kullanmadan.
Şart koşmalıyım hayatıma doğallığı…
SEVİYORUM
Seviyorum, uyandığımda kendime günaydın sarı civciv demeyi.
Seviyorum, başıma gelen kötü olayları. Acıları beni olgunlaştırdığı için.
Seviyorum, hata yapmayı. Daha çok yapacak hatalarım var birini daha atlattım diye.
Seviyorum, kaybettiğim her şeyi. Bana değerlerini öğrettikleri için.
Seviyorum, beni bırakıp gidenleri. Gerçek mekanlarına gitmenin huzuruna erdikleri için.
Seviyorum, tek varlığım olan hayatıma soktuğum insanları. Hayatın renklerini öğrettikleri için.
BİR YOL HİKAYESİ kırk iki günlüktün... keşan seni sen keşanı tanıdın çok geçmedi sen kundağından ben senden ayrıldım turuncu akşamlarda bulutlar yağardı üstümüze yastığımın altındakestiğim saçların asırlık gecelerimde hasretin saklıydı daracık yolları vardı keşan;nın anason kokardı aras nehri sığmadı yüreğimize kara trenin penceresi dardı... kardelenler şiir satırından kopmuş avuçlarımızdaydı... ve biz ikimiz oradaydık kaderimizin savurduğu noktada sarı kamışta ayaz yanığı yüzleri vardı sarıkamışlı çocukların kar yemeden kesilmeyen kardan beyaz kazları kuyruğu kesik atları beni her sabah ayrı bir masala taşıyan kızakları daracık yolları vardı sarıkamışın kar kokardı dört yaşındaydınanne gitmegöçeriyegöçer dediğinde göçer göçmediama üstüme göçen yazgınınyükünü taşıyamazdım gözlerim yanaklarıma akardı daracık yolları vardı göçeri nin üzüm kokardı anason kokan,kar kokan,üzüm kokan yollarda ben hep hasret kokardım dilek ülvan yılmaz
2 yorum:
fotoğraf çekmeye giderken keyif aldığım yol. tipik toros yayla zirvesi. kıraç ama güzel. ellerine sağlık üstad.
BİR YOL HİKAYESİ
kırk iki günlüktün...
keşan seni sen keşanı tanıdın
çok geçmedi sen kundağından ben senden ayrıldım
turuncu akşamlarda bulutlar yağardı üstümüze
yastığımın altındakestiğim saçların
asırlık gecelerimde hasretin saklıydı
daracık yolları vardı keşan;nın
anason kokardı
aras nehri sığmadı yüreğimize
kara trenin penceresi dardı...
kardelenler şiir satırından kopmuş
avuçlarımızdaydı...
ve biz ikimiz oradaydık
kaderimizin savurduğu noktada
sarı kamışta
ayaz yanığı yüzleri vardı sarıkamışlı çocukların
kar yemeden kesilmeyen kardan beyaz kazları
kuyruğu kesik atları
beni her sabah ayrı bir masala taşıyan kızakları
daracık yolları vardı sarıkamışın
kar kokardı
dört yaşındaydınanne gitmegöçeriyegöçer dediğinde
göçer göçmediama üstüme
göçen yazgınınyükünü taşıyamazdım
gözlerim yanaklarıma akardı
daracık yolları vardı göçeri nin
üzüm kokardı
anason kokan,kar kokan,üzüm kokan yollarda
ben hep hasret kokardım
dilek ülvan yılmaz
Yorum Gönder